Eleştirel Düşüncenin Önemi

Eleştirel Düşüncenin Önemi

Bir problemin çözümünü ezberlerseniz, o anda o sorunu çözebilirsiniz. Ama problem çözme becerisi edinirseniz, her sorunu çözebilirsiniz. Bu beceriyi edinmenin yolu da eleştirel düşünceden geçiyor. Hatalara açık olmakla başlıyor eleştirel düşünce... Siyah ve beyazdan başka renklerin olduğunu da bilmekle başlıyor. İşte hem bireysel hem toplumsal olarak gelişmemiz için gerekli eleştiren düşüncenin önemi...

Birine bir balık verin o gün yemek yerler. Birine balık tutmayı öğretin ve bir daha aç kalmazlar.

Bunun gibi atasözleri yeni becerileri öğrenmenin insanı nasıl kendi kendine yeten birisine dönüştürdüğünü hatırlatır bizlere. Bu durum en çok eleştirel düşünce için geçerlidir.

Bir problemin çözümünü ezberlerseniz belki o problemi ustalıkla çözebilirsiniz. Eleştirel düşünce becerinizi geliştirirseniz birçok yeni problemi çözebilmek için kendi araçlarınıza sahip olursunuz.

Eleştirel düşünce bilgiyi ve kendi düşüncelerimizi düzenli bir şekilde değerlendirmemizi sağlayan birçok düşünsel beceri ve aktiviteyi (analiz etme, kavramlaştırma, tanımlama, inceleme, idrak etme, dinleme, sorgulama, akıl yürütme, sentezleme) içerir.

Sorun ve zayıflıkları kabul edip kendi düşüncemizi eleştirebilme yetisi ve isteğine sahip olduğumuz zaman, düşünce süreçlerimiz gelişir ve böylece daha kapsamlı düşünüp değerlendirebildiğimiz gibi yanlış fikir ve ideolojileri daha rahat reddedebiliriz.

Eleştirel düşünce sadece “daha fazla” düşünmek değildir. Kişi yanlış bir fikri savunmak için veya cevap alınmadan önce tekrar formüle edilerek sorulması gereken bir soruyu cevaplamak için olağanüstü çaba harcayabilir ama eğer kendi yaklaşımlarındaki hatalar ve eğilimleri dikkate almıyorlarsa eleştirel biçimde düşündükleri söylenemez.

Kendi düşünce biçimimizdeki yetişme ve kültürden gelen eğilimleri fark edip yok etmek ve kendi inançlarımızı yalanlasa bile gerçeklerle örtüşen bilgi ve kanıtları kılavuz edinmek istiyorsak daha iyi bir şekilde düşünmeyi istememiz gereklidir.

Eleştirel düşünmeye başladığımızda benimsediğimiz inançlarımız artık “değişmez” değildir, bunun yerine eğer inançlarımızın yanlış olduğu gösterilirse fikrimizi değiştirmemizin en doğru davranış olacağının bilinciyle devam ettirilirler.

Eleştirel düşünenler bakış açılarını genişletip bilgilerini artırmak için bir heves ve merak geliştirirler ve bir konu ile ilgili doğru bilgiye sahip olabilmek için gerekli zahmete girmeye razıdırlar.

Eleştirel düşünce skeptisizm (şüphecilik)’i benimser. Şüphecilik bazılarının sandığının aksine yeni fikirlerin değerlendirilmeden reddedilmesi anlamına gelmez. Şüphecilik, karşılaştığımız iddiaları otomatikman kabul etmemizi engelleyerek iddiaları incelememizi, arka planda yatan mantığı, varsayımları ve eğilimleri görmemizi sağlar.

Bir iddiayı meydana getiren akıl yürütme, duygulara ya da toplumsal baskılara göre değil, sağlam temellere dayanan mantığa göre olmalıdır. Çünkü bir iddianın doğruluğu bu iddiaya eşlik eden duygulara ya da iddianın belli sosyal gruplarda kabul görmesine göre belirlenmez.

Bazen insanlar akıl yürütmenin bir değeri olmadığını söylerler. Ancak bu makul bir duruş değildir. Akılcı düşünceye karşı olmak bindiğiniz dalı kesmek gibidir. Zira bu karşı olduğunuz şeyi bizzat kullanarak argümanlarınızı ileri sürmeye çalışıyorsunuz demektir. Akılcı düşünce, anlık ve önemsiz bile olsalar hayatımızı idame ettirirken verdiğimiz karar ve vardığımız yargılarımız için elzemdir.

Eğer belli bir akıl yürütme hatalıysa, anlayışımızı nasıl geliştirebiliriz? Akıl yürütmeyi hepten bırakarak mı yoksa hatalarımızı dürüstçe inceleyerek mi?

Akılcı düşünce ve/veya kanıtlara saygı duymamak veya engelleyici başka karakter özellikleri (düşünsel kibir, dinleme isteksizliği, düşünsel tembellik) kişinin eleştirel düşünce kapasitesini azaltır.

Eleştirel düşüncenin önündeki en büyük engellerden birisi kompleks olayları siyah-beyaz haricinde görme isteksizliğidir. Eğer kişi başka seçenekler varken sadece iki tanesini görüyorsa bu “sahte ikilem” e sebep olur.
Eğer sahte ikilemlerle düşünürsek yanlış sonuçlara varırız. Örneğin eğer “Seçenek A” yanlış ise “Seçenek B” doğru olmalı, gibi. Aynı şekilde karşımızdaki eğer “X görüşü” ne sahip değilse, “Y görüşüne” sahip olmalıdır, gibi.
Siyah beyaz düşünce çoğunlukla karmaşıklıktan ve kesin cevapların yokluğundan doğan belirsizliği reddetme veya bununla başa çıkamamanın sonucudur.

Eleştirel düşünen kişi belirsizlikle başa çıkabilir ve cahil olduğu alanların farkında olmak ister. Bu kişiler geçerli kanıtlar ve geçerli kanıtlara dayalı cevapları bekleyebilirler.

Eleştirel düşünce, düşünsel bağımsızlığımızın kilitlerini açmak için ihtiyacımız olan anahtarları bize sağlar. Böylelikle problemleri kendimiz çözmeye istekli ve yetkin oluruz. Bizi ani kararlardan, gizemli bir hale getirmekten, bize verilmiş olan genel kanıyı, otoriteyi ve geleneği sorgulama isteksizliğinden uzaklaştırır. Bizi düşünsel disipline, fikirlerin açık ifadesine ve kendi düşüncelerimizin sorumluluğunu kabul etmemize yaklaştırır.

Tüm alanlarda mümkün olan en iyi bilgiyi edinmeye ve akıl yürütmeye hevesli; aynı zamanda kendi düşünce biçimlerindeki hataları kabul edip düzeltmeye istekli topluluklar yaşarken ve bir arada yaşarken karşılaştığımız sorunlara çok daha etkin çözümler üretmek için gerekli araçlara daha hakimdirler.

Eleştirel düşünceyi öğretip teşvik ettiğimiz zaman bireylere güç veriyor ve topluluk olarak geleceğimize yatırım yapmış oluyoruz.

Kaynak: http://www.matematiksel.org

* Bu sitede yayınlanan makalelerin sorumluluğu tamamen eser sahiplerindedir. Doğabilecek yükümlülükler Uğur Grubu Şirketleri’ni bağlamaz.